8 Haziran 2017 Perşembe

TAKDİM VE TEŞEKKÜR


Son yıllarda çok şey oldu: hayatlarımız değişti, bağlılıklarımız ve bakış açılarımız temelinden sarsıldı. İnancımız kimi zaman perçinlendi kimi zaman inceldi. Kişisel tarihimde de bunlarla paralel olarak çok şey değişti. Babam gitti. Koyu, yavan ve şekillerin anlamını yitirdiği dünyada geriye kalan ailemle birlikte gülümsemeye, hayatta kalmaya çalıştık.
Beş yılda kalemden kâğıda ilettiğim hikâyeler beni çevreledi, kuşattı ve değiştirdi. Bu kitapla tüm hikâyelerimi bir boşluğa bıraktım. Boşluğun olumlu bir anlamı var benim için. Her yolunu kaybetmiş, tanımlayamadığı hasretleri çeken, kendi çölünün kâşifi olan kişi, bu hikâyeleri de o boşluğun içinde keşfedebilir. Ya da keşfetmez, boşluk kalır. Boşluk çok şey anlatır. SEM benim için bu kıymetli boşluğun adı. Orada siz de kayıp parçanızı bulabilirsiniz.

Peki, SEM nasıl doğdu?
Sem’i oluşturan üç parça var: Her gün eve dönüş yolunda gördüğüm, seyyar arabasında sessiz sedasız enginar satan amca, Karaköy’deki Karanlık Fırın Sokağı ve Tophane’deki Karanlık soyadlı emlakçı. İnsanın inkâr etmek zorunda kaldığı duygular, içinden her an taşmayı bekleyen marazi hisler ve sıra dışı olana yaptığı yolculuk ancak sıradan insanların hayatında fark ediliyor. Merkez beni ilgilendirmiyor. Ben uçta, köşede, uzakta, dışarıda yaşayanlarla ilgileniyorum. Bu üç noktadan yola çıkarak Karanlık Fırın Sokağı Hikâyeleri adını verdiğim novellaya ulaştım. Melahat’ın inat, intikam ve tutku içeren öyküsünü, Halil Karanlık’ın içsel patlamalarını böyle kurdum. Ortaya bir intikam güzellemesi olarak Sem çıktı.
İnkâr etmek zorunda kaldığınız tüm duygularla orada buluşalım.

Ve teşekkürler:

Her zaman yanımda ve bana destek olan ailem,
Kitabın ruhunu kapağa taşıyan mahir tasarımcı Begüm Çiçekçi
Sem’in her satırına göz nuru döken Bilge Ceren Nuhoğlu
Alakarga Sanat Yayınları ailesi ve kitabı özenle yayına hazırlayan Merve Akıncı Almaz